|  |  İslam hukukuna göre, halkın mal varlığının
    bir bölümüne ya da tümüne devlet tarafından el konulması.
 İslam devletlerinde, devlet adına çalışırken kazanılan malların
    kamuya ait sayılması kuralına dayanılarak uygulanan müsadere, 1451'de Fatih Sultan
    Mehmed döneminde benimsenmiş, ilk defa da 1453'de Candarlı ailesinin malları müsadere
    edilmiştir. Müsadere usulünün temel amacı, önemli rütbelere yükselen kişilerin,
    ölümlerinden sorna varislerine birşey bırakamayacaklarını düşünerek dürüst
    davrankmalarını sağlamaktı.
 
 16.Yüzyılda mal varlığının bir kısmının alınmasını içerirdi.
    Ölen yada idam edilen vezir ve beylerbeylerinin nakit servetleri, değerli eşyalarıi
    silahları, hayvanları ve askeri araç gereçleri kamu adına müsadere edilirken, emlak
    ve akar niteliğindeki mirasnın büyük bir bölümü varislerine bırakılırdı. Önemli
    bir varlık bırakamadan ölenlerin varislerine devlet tarafından maaş bağlanırdı.
 
 17. yüzyılda Taşra yöneticileri, giderlerini karşılamak ve padişaha
    büyük hediyeler sunabilmek için yöre zenginlerine müsadere yöntemini uygulamaya başlamışlardı.
    Bunun için sudan bahaneler gösterilerek zenginler suçlanıp öldürülmüştür. II.
    Mahmud müsaderenin ancak kamu malı olduğu mahkeme kararıyla saptanan servetlere
    uygulanması kuralını getirmiş, Tanzimat'ın ilanından sonra bu uygulama kaldırılmıştır.
 |  |