|
Osmanlı devlet adamı. İdare,
Maliye ve eğitim alanında çeşitli reformlar yaptı. Mutlak monarşiden, anayasalı
monarşiye geçişte önemli rol oynadı. Asıl adı Ahmed Şefik' dir. 18 Ekim 1822'de İstanbul'da
doğdu. Çocukluğunu İstanbul'da ve babasının naip olarak bulunduğu Vidin ve Loveç'te
(Lofça) geçirdi. Özel eğitim gördü. 1834'te Divan-ı Humayün kaleminde görev aldı.
Burada kendisine Midhat mahlası verildi. Daha sonra Arapça ve Farsça öğrendi. Divan-ı
Humayün'ün görevlerini üstlenen Meclis-i Vükela'nın katipleri arasında yer aldı.
1840'ta Sadaret Mektubi Kaleminde yer aldı. 1842-46 arasında tahrirat katibi yardımcısı
olarak Şam ve Sayda'da, 1846'dan sonra divan katibi olarak Konya ve Kastamonu'da görev
yaptı. 1849'da İstanbul'a dönerek Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye'de Mazbata Kalemi
katibi, ertesi yıl serhalife oldu.
1852'de Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye'nin Anadolu Kalemi'nin ikinci
katipliğine atandı. 1854'te sadrazam olan Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa tarafından
Rumeli'de yaygınlaşan isyan ve eşkiyalık olaylarını bastırmak gibi, yerine
getirilmesi güç bir işle görevlendirildi. Bulgaristan'da düzeni sağladıktan (1857)
sonra, Avrupa'nın başlıca kentlerini kapsayan altı aylık bir inceleme gezisine çıktı.
İstanbul'a dönüşünde Serasker Rıza paşa ile birlikte Kuleli Olayı(1859) olarak
bilinen ve Abdülmecid'i devirmeyi amaçlayan suikast girişiminin soruşturmasını yürütmekle
görevlendirildi. Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa'nın ikinci sadrazamlığı sırasında,
1861'de vezir rütbesiyle Niş Valiliğine atandı. Başarılı reformlarından dolayı,
Abdülaziz tarafından uygulamaları doğrultusunda genel bir reform programı hazırlamakla
görevlendirildi. 1864'te Silistre, Vidin ve Niş'in birleştirilmesiyle oluşturulan Tuna
Vilayeti'nin başına getirildi ve Osmanlı idari düzenini yeniden belirleyen Vilayet
Nizamnamesi'nin uygulanmasına (1864-67) öncülük etti. Vilayet merkezinden köylere
kadar yeni meclisler, bayındırlık, fen ve eğitim işlerine bakacak daire müdürlükleri
oluşturdu. Ziraat Bankası'nın çekirdeğini oluşturan Memleket Sandığı'nı kurdu.
Vergi türlerini ve yükümlülüğünü azaltan düzenlemeler yaptı. Niş valisiyken açtığı
ıslahhane adlı sivil teknik okulları yaygınlaştırdı.
1868'de İstanbul'a çağrılarak Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye'yi
yeniden düzenlemekle görevlendirildi. Meclisin idari ve yargısal işlevlerini
birbirinden ayırarak Şüra-yı Devlet ve Divan-ı Ahkam-Adliye'yi kurdu. Şüra-yı
Devlet başkanı olarak eğitim ve maliye gibi alanlarda yeni nizamnameler hazırladı. İstanbul
Emniyet Sandığının ve ilk sanayi mektebinin kurulmasına öncülük etti. 1869'da vali
olarak bulunduğu Bağdat'ta da başarılı reformlar yaptı.
Temmuz 1872'de Abdülaziz tarafından Mahmud Nedim Paşa'nın yerine
sadrazamlığa getirildi. Fakat saraydan bağımsız, bir tutum izlediğinden, bu makamda
yalnızca üç ay kalabildi. 1873 başlarında adliye nazırlığına getirildi. Temsili
meclisin gerekliliğine ilişkin layiha hazırlaması üzerine Eylül 1873'te Selanik
valiliğine atanarak merkezden uzaklaştırıldı. 1875'te yeniden adliye nazırı olduysa
da Sadrazam Mehmed Nedim Paşa'yla görüş ayrılığı nedeniyle üç ay sonra istifa
etti.
II. Abdülhamid tarafından 17 Aralık 1876'da sadrazamlığa atanan Midhat
Paşa, uzun süreden beri üzerinde çalıştığı ve Ziya Paşa ile Namık Kemal'in katkılarıyla
tamamladığı anayasa taslağını Padişaha sundu. "Kanun-ı Cedid" adlı bu
taslağı geri çeviren II. Abdülhamid, Fransız Anayasası'nı çevirterek yeni bir
taslak hazırlattı ve Padişaha "tehlikeli kişileri" sürgüne gönderme
yetkisi veren, ünlü 113. maddeyi de ekletti. Kanun-i Esasi olarak bilinen anayasa, kesin
biçimini aldıktan sonra, padişahın hatt-ı hümayunuyla kabul ve ilan edildi. (23 Aralık
1876)
Midhat Paşa'nın saraya karşı tutumundan rahatsız olan II. Abdülhamid,
Midhat Paşa'yı 5 Şubat 1877'de sadrazamlıktan alarak ülkeyi terk etmesini emretti.
Bir süre Avrupa'da kalan ve ertesi yıl Girit'e dönmesine izin verilen Midhat Paşa,
Aralık 1878'de Suriye valiliğine atandı. Abdülaziz'in öldürülmesi ile suçlanarak,
Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa ile birlikte sorguya çekilmesi kararı alınınca İzmir'de
Fransız Konsolosluğu'na sığındı (1881). Ama kısa bir süre sonra hükümetin güvence
vermesi üzerine teslim oldu. Yıldız Mahkemesi olarak bilinen yargılamada, Abdülaziz'in
ölümüne neden olmaktan suçlu bulundu ve ölüme mahkum edildi. İngiltere'nin müdahalesiyle
cezası ömür boyu hapse çevrildi ve Taif'e gönderildi. Orada vefat etti. |
|